Tenkis Davası

Mirasta Tenkis Davası Nedir?

Tenkis davası, murisin (miras bırakanın) tereke üzerindeki tasarruf oranını aşarak saklı pay mirasçılarının saklı paylarını zedelemesi durumunda bunun yasal sınırlara geri döndürülmesi maksadıyla ikame edilen bir dava türüdür. Tenkis davası, miras bırakanın ölümünden sonra açılabilen ve mirastan mal kaçırma gibi durumları tekrar yasal düzene döndürmeyi amaçlayan bir hukuki müessesedir.

Mirasta Tenkis Davasında Zamanaşımı

Öncelikle belirtmek gerekir ki tenkis davalarında “zamanaşımı” adı altında bir kavram bulunmamaktadır. Tenkis davasında “hak düşürücü süre” kavramı mevcut olup bu hukuki kurum zamanaşımından niteliği itibariyle farklılık göstermektedir. Yani bir işlemin zamanaşımına uğramış olması onun mutlak bir şekilde hukuki işleme konu edilemeyeceği anlamına gelmemektedir; zira bunun karşı tarafça süresi içerisinde ileri sürülmesi gerekmektedir. Ancak hak düşürücü süre kavramı söz konusu olduğunda bu husus ileri sürülmese dahi hâkim tarafından re ’sen (kendiliğinden) dikkate alınmaktadır. Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve herhâlde mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşmektedir. Somut olayın özelliğine göre eğer olayda vasiyetname var ise işbu on yıllık süre vasiyetnamenin açılma tarihinden itibaren başlamaktadır. Vasiyetname haricinde özellik arz eden bir başka durum ise TBK Madde 571/2’de düzenlenmiştir. Bir tasarrufun iptali bir öncekinin yürürlüğe girmesini sağlarsa, süreler iptal kararının kesinleşmesi tarihinde işlemeye başlamaktadır.

Mirasta Tenkis Davasında Harç

Tenkis davası, nispi harca tabi olan dava türlerindedir. Yani dava konusundaki mal varlığı değeri üzerinden harca tabi olmaktadır. Örneğin 1.000.000,00 TL’lik bir değere sahip davada yatırılması gerekilen peşin harç tutarı 17.077,50 TL’dir. Peşin harç davaya konu malvarlığı değeri A için; A x 68,31 / 1000 / 4 formülü hesaplanır. İşbu davalar niteliği itibariyle belirsiz alacak davaları olduğundan dava ikame edilirken sembolik bir dava değeri üzerinden açılır ve daha sonra miktar belirlenince işbu dava değeri ve dolayısıyla eksik harç tamamlanır.

Mirasta Tenkis Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Tenkis davalarında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleri’dir. Yetkili mahkeme ise ölen kimsenin (miras bırakanın) son yerleşim yeri mahkemesidir.

Mirasta Tenkis Davasını Kimler Açabilir?

Yukarıda da anlatıldığı üzere mirasta tenkis davası, saklı pay mirasçılarının haklarının zedelenmesi halinde gündeme gelmektedir. Dolayısıyla mirasta tenkis davasını hukuki yararı olan saklı pay mirasçıları açabilir. Türk hukukunda saklı pay mirasçıları miras bırakanın anne babası, eşi ve altsoyudur. Yani tenkis davasını yalnızca bu kişiler ileri sürebilmektedir. Önemle belirtmek gerekir ki güncel mevzuata göre miras bırakanın kardeşi saklı pay mirasçısı değildir. Dolayısıyla miras bırakanın kardeşinin tenkis davası açma hakkı bulunmamaktadır. Öte yandan saklı pay mirasçıları birlikte hareket etmek zorunda değildir. Yani saklı pay mirasçılarından olan anne tek başına bu davayı açabilir. Dava neticesinde dava açmayan saklı pay mirasçıları ise çıkan sonuçtan yararlanamayacaktır. Zira bahse konu örnekteki anne yalnızca kendi saklı pay miras oranı üzerinden tenkis talebinde bulunabilecektir. Saklı pay mirasçısı fiil ehliyetine sahip değilse örneğin akıl hastalığı sebebiyle kısıtlı ise tenkis davasını kanuni temsilcisi onun adına açabilmektedir. Tüm bu hususlar haricinde istisnai olarak dava açabilecek bir kişi daha mevcuttur. Saklı payı zedelenen mirasçının iflası halinde iflas dairesinin veya ellerinde ödemeden aciz belgesi bulunan alacaklarının ihtarlarına rağmen tenkis davası açmaması halinde iflas idaresi veya anılan alacaklılar, mirasçıya tanınan süre içerisinde tenkis davası açabilirler.

Mirasta Tenkis Davasını Kimler Açamaz?

Mirasta tenkis davasını fiil ehliyetine sahip olmayan kişiler tek başına açamamaktadır. Zira Türk Medeni Kanunu kapsamında tek başlarına bir dava talep ileri sürememektedirler. Ancak kanuni temsilcileri vasıtasıyla bu haklarını kullanabilirler. Yine saklı pay mirasçısı olmayan kişiler örneğin kardeş, dayı, amca, hala, teyze, yenge, yeğen, büyükbaba, büyükanne gibi kişiler tenkis davasını açamaz. Zira kendileri saklı pay mirasçısı değildir.

Mirasta Tenkis Davası Kime Karşı Açılabilir?

Tenkis davası, murisin sağlığında tasarruf hakkını aşarak ve hatta saklı paylı mirasçıların saklı paylarına tecavüz ederek lehine kazandırma yaptığı kişilere karşı ikame edilmektedir. Bunlar miras sonucu kazanım elde etmiş olan üçüncü kişiler olabileceği gibi yasal mirasçılar da olabilmektedir. Eğer lehine kazandırma yapılan kişi de ölmüş ise sonradan ölen kişinin mirasçıları bu davada davalı olacaktır. Günlük hayatta sık karşılaşılan bir husus olan ve mirastan saklı payları zedeleyecek şekilde mal kaçıran murislerin işbu davranışları neticesinde kimi zaman malvarlıkları üçüncü kişilere aktarılmaktadır. Örneğin mirasbırakan baba A, kızı B’ye hiçbir malvarlığı bırakmak istememekte ve ölmeden önce tüm malvarlığını üçüncü kişi olan C’ye aktarmaktadır. Ancak C’de mirasbırakan baba A’nın talimatı üzerine bu malvarlığını D’ye devrediyor olsun. Malların C’de kalması halinde saklı pay mirasçıları her durumda C’ye karşı dava açabilmektedir. Ancak D’ye dava açabilmek için Yargıtay’ın 1974/7 Esas, 1975/1 Karar ve 13.01.1975 Tarihli içtihatı birleştirme kararındaki (İBK) şartların gerçekleşmesi gerekmektedir. Burada İçtihadı Birleştirme Kararı kapsamında tenkis yükümlüsünün bu malı tenkisten kaçırmak için üçüncü kişiye devretmesi ve üçüncü kişinin bu maksadı bilerek malı devralması halinde bu dava D’ye karşı da açılabilmektedir.

Tenkis Davası Açabilmek için Sağlanması Gereken Şartlar

Tenkis davası açılabilmesi için saklı pay mirasçılarının saklı paylarının zedelenmiş olması, miras bırakanın da tasarruf oranını aşmış olması, hak düşürücü sürelerin geçmemiş olması, davanın saklı pay mirasçıları tarafından tenkis yükümlüsüne / yükümlülerine karşı açılmış olması gerekmektedir.

Murisin Mirasta Tasarruf Oranı ve Miras Hukukunda Saklı Pay Oranları Nelerdir?

Tenkis davasından bahsedebilmek için öncelikle murisin (mirasbırakanın) mirastaki tasarruf oranından ne anlaşılması gerektiğini tanımlamak gerekir. Murisin tasarruf oranı, tüm saklı payların toplamının terekeden çıkartılması sonucunda elde edilen sonuca denilmektedir. Kalan sonuç üzerinde muris istediği gibi tasarruf etme imkânına sahiptir. Miras hukukunda saklı pay, yasal miras payları üzerinden hesaplanmaktadır. Aşağıda altsoyun, anne ve babanın ve sağ kalan eşin saklı pay oranları örneklerle gösterilmektedir: 1- Altsoy: Altsoyun yasal miras payının yarısı (1/2) saklı paydır. Örneğin muris A’nın geriye sadece B ve C adında 2 çocuğu kalmışsa Bu kişilerin yasal miras payları ½ ve ½ şeklindedir. Saklı payları ise bu oranların yarısı olup ¼ ve ¼ şeklindedir. Bu örneğe göre murisin tasarruf oranı ise 1- ¼ – ¼ = ½’dir. Yani bu durumda muris, vefatından önce malvarlığının yarısı üzerinde istediği gibi tasarruf etme imkânına sahiptir, kalan yarısı ise saklı pay mirasçılarına ait olduğundan bu kısma dokunamayacaktır. Ancak çocuklara ait olan kısımda işlem yapması halinde muris A’nın vefatından sonra tenkis davası gündeme gelecektir. 2- Anne ve Baba: Anne ve babanın yasal miras payının dörtte biri (1/4) saklı paydır. Örneğin muris A’nın geriye sadece annesi B kalmış ise kendisi tek başına mirasçı olacağından miras payının 1/4’ü saklı pay mirası olacaktır. Bu durumda muris kalan ¾ üzerinde istediği gibi tasarruf hakkına sahiptir. 3- Sağ Kalan Eş: Sağ kalan mirasçılık durumu diğer mirasçılardan biraz farklı bir niteliğe sahiptir. Zira sağ kalan eş miras hukukuna göre belirtilmiş her üç zümreyle birlikte mirasçı olabilmektedir. Birinci zümre altsoyu (altsoyun vefatı halinde varsa onların altsoylarını), ikinci zümre anne ve babayı ve onların altsoylarını (anne ve babadan birinin muristen önce ölmesi halinde onların altsoyu), üçüncü zümre ise büyükanne ve büyükbabayı ve onların altsoylarını (büyükbaba ve büyükannenin birinin muristen önce ölmesi halinde onların altsoyu) ifade etmektedir. Örneğin muris A’nın geriye sadece eşi B, kızı C ve oğlu D kalmış ise burada sağ kalan eş altsoy ile birlikte mirasçı olduğundan kendisinin yasal miras payı 1/4, çocuklar C ve D’nin yasal miras payı ise 3/8 ve 3/8 şeklinde olacaktır. Sağ kalan eş birinci ve ikinci zümre ile birlikte mirasçı olduğunda yasal miras payının tamamı saklı pay olacaktır. Somut olayda sağ kalan eşin saklı paylı miras oranı ¼, çocukların ise sırasıyla 3/16 ve 3/16’dır. Yani toplam saklı pay oranı ortak paydada toplandığında 5/8’dir. Dolayısıyla bu durumda murisin tasarruf oranı 3/8 olmaktadır. Görüleceği üzere murisin tasarruf oranını ve saklı pay oranlarını tespit etmek, soy ağaçlarının kalabalık durumlarına göre farklılık arz etmektedir. Dolayısıyla mal kaçırma veya saklı pay zedelenmesi iddiaları ile tenkis davası açılacağı zaman uzman bir avukatın hukuki danışmanlığından faydalanmak hak kayıplarının önüne geçilmesi için önem arz etmektedir.

Neler Tenkise Tabidir ve Tenkis Hesaplaması Nasıl Yapılmaktadır?

Tenkis, saklı pay oranı tamamlanıncaya kadar, önce ölüme bağlı tasarruflardan, bu tasarruflar yetmezse en yeni tarihlisinden en eski tarihlisine doğru geriye gidilmek üzere sağlararası kazandırmalarda yapılır. Sağlararası kazandırmalardan nelerin tenkise tâbi olduğu da aşağıda yer alan Kanun maddesinde sınırlı sayıda düzenlenmiştir.

Türk Medeni Kanunu Madde 565-

“Aşağıdaki karşılıksız kazandırmalar, ölüme bağlı tasarruflar gibi tenkise tâbidir:

  1. Mirasbırakanın, mirasçılık sıfatını kaybeden yasal mirasçıya miras payına mahsuben yapmış olduğu sağlararası kazandırmalar, geri verilmemek kaydıyla altsoyuna malvarlığı devri veya borçtan kurtarma yoluyla yaptığı kazandırmalar ya da alışılmışın dışında verilen çeyiz ve kuruluş sermayesi,
  2. Miras haklarının ölümden önce tasfiyesi maksadıyla yapılan kazandırmalar,
  3. Mirasbırakanın serbestçe dönme hakkını saklı tutarak yaptığı bağışlamalar ve ölümünden önceki bir yıl içinde âdet üzere verilen hediyeler dışında yapmış olduğu bağışlamalar,
  4. Mirasbırakanın saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yaptığı açık olan kazandırmalar.” Türk Medeni Kanunu’nun 507. maddesinde; “Tasarruf edilebilir kısım, terekenin mirasbırakanın ölümü günündeki durumuna göre hesaplanır. Hesap yapılırken, mirasbırakanın borçları, cenaze giderleri, terekenin mühürlenmesi ve yazımı giderleri, mirasbırakan ile birlikte yaşayan ve onun tarafından bakılan kimselerin üç aylık geçim giderleri terekeden indirilir” şeklinde bir hüküm mevcuttur. Bu nedenle; mirasçılara düşen saklı pay miktarını hesaplamak için net terekenin ve devamında aktif ve pasif terekenin belirlenmesi gerekmektedir. Tereke, ölen bir kimsenin mal, hak, alacak ve borçlarının tümü anlamına gelir. Net tereke, terekenin aktiflerinden terekenin pasiflerinden çıkartılması yolu ile bulunmaktadır. Aşağıda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2010/1-360 E., 2010/372 K. sayılı ve 07.07.2010 tarihli kararı paylaşılmış olup işbu kararda tenkiste nelere dikkate edilmesi gerektiği, tenkisi hangi usule göre yapılması gerektiği konularında aydınlatıcı bilgilere yer verilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2010/1-360 E., 2010/372 K. sayılı ve 07.07.2010 tarihli kararı: “Öncelikle konuya ilişkin genel açıklamalar yapılmasında ve yasal düzenlemenin irdelenmesinde yarar bulunmaktadır. Tenkis davasının konusu, miras bırakanın saklı payı zedeleyen bir veya birden fazla kazandırmalarıdır. Bir kimsenin karşılık almaksızın kendi malvarlığı hak ve alacaklarından, diğer bir kimse yararına temin ettiği hukuki işlemlere kazandırma, (tasarruf) denir. Hukuki bir işlemin kazandırma, bağış sayılabilmesi için tamamen karşılıksız olması da koşul değildir. Miras bırakanın yapmış olduğu kazandırma veya kazandırmalara karşılık lehine kazandırma yapılan kimse de bir karşılık vermiş, bir edimde bulunmuş olabilir. Bu halde de karşılıklı edimlerin bedelleri arasında önemli bir fark bulunuyor ve bu farkın kazandırma amacıyla yapıldığı açıksa, gerçek karşılıkla olan farklılık da karşılıksız kazandırma sayılır. Buna karma kazandırma da denilir. Miras bırakan tasarruf edilebilir kısmı aşan karşılıksız veya karma kazandırmalarını ölüme bağlı kazandırma, sağlar arası kazandırma veya kazandırmalar şeklinde yapabilir. Tenkisin sözlük anlamı indirme, azaltma ve eksiltmedir. Kanun koyucu, kanuni mirasçıların bazılarına, miras bırakanın iradesiyle ortadan kaldırılamayan, dokunulamayan bir miras hakkı tanımıştır. İşte, tanınan bu hakka saklı pay, bu hakkın tanındığı kimselere de saklı paylı mirasçı denilmektedir. Saklı paylı mirasçının hakkı, miras bırakanın iradesinden bağımsız olarak güçlendirilmiş olup, miras bırakanın bu hak üzerinde tasarrufta bulunması yasaklanmıştır. Sağlar arası veya ölüme bağlı bir tasarruf ile saklı pay sahibi mirasçının saklı payına el atıldığı takdirde, yapılan o tasarruf, tenkis davası yolu ile saklı paylı mirasçının saklı payı sağlanıncaya kadar indirime tabi tutulacaktır. Başka bir anlatımla; saklı paylı mirasçılar, miras bırakanın saklı paylarına el atması halinde onun, ölümünden sonra bu el atmanın ortadan kaldırılmasını, saklı paylarının tamamlanmasını talep ve dava edebileceklerdir. İşte, bu tür davalara da tenkis davası denilmektedir. O halde tenkis davası, miras bırakanın sağlar arası veya ölüme bağlı tasarruf veya tasarruflarıyla, tasarruf edilebilir kısmı aşması halinde, bu tasarrufların, tasarruf edilebilir kısım oranına indirilmesini temin eden hukuki bir olgudur (TMK. md. 560-son). Saklı pay sahibi mirasçı, tenkis davası açabileceği gibi, tenkis isteme hakkı, henüz yerine getirilmemiş tasarrufların, yerine getirilmesini istemesi halinde defi yolu ile de kullanılabilecektir (TMK. md. 571/son). 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu(TMK)’nun, 560. ve devamı maddelerinde tenkis davalarını düzenlemiştir. Hangi tasarrufların tenkis edilebileceği, saklı paya el atma olup, olmadığının belirlenmesi yöntemi, tecavüz halinde hangi tasarrufların, hangi sıra ile tenkise tabi tutulacağı bu bölümde açıklanmıştır. Tenkis davaları, yenilik doğuran (inşai) nitelikte davalar olup, mirasın açıldığı güne kadar geriye doğru etkilidir. Bu dava ile miras bırakanın yaptığı tasarrufların iptali değil, değiştirilmesi, tasarrufların, tasarruf edilebilir kısma çekilmesi amaçlanmıştır. Bu niteliğiyle tenkis davası bir eda davası olarak kabul edilemez. Miras bırakanın tasarrufu önceden yerine getirilmişse, davalının elinde bulunan malların iadesinin sağlanabilmesi için ayrıca eda isteminin de bulunması gerekmektedir. İndirme ve bu indirmenin iadesi istemi ayrı ayrı dava konusu yapılabileceği gibi, her iki istek aynı davada da ileri sürülebilir. Tenkis davası, tasarrufa konu malın lehtarın eline geçmiş olması halinde, eda istemini de kapsar. Tenkis kararı bu hali ile iki bölümde değerlendirilmelidir. Birinci bölüm, miras bırakanın tasarruflarının saklı payı ihlali ve saklı pay sınırına çekilmesini, indirilmesini belirleyen o tasarrufları değiştiren, (inşa) yenilik doğurucu bölümdür. İkinci bölüm ise, lüzumu halinde saklı payı tamamlamayı, mal varlığında meydana gelen eksikliğin giderilmesini amaçlayan eda bölümünü kapsamaktadır. Saklı paylı mirasçılara ölüme bağlı tasarrufla yapılan ve tasarruf edilebilir kısmı aşan tasarrufların, kazandırmaların, onların saklı paylarını aşan kısmı, orantılı olarak tenkise tabi olacaktır. Tenkise tabi birden fazla ölüme bağlı tasarrufun bulunması halinde, saklı paylı mirasçıya yapılan kazandırtmanın saklı payı aşan kısmı ile saklı pay sahibi olmayan kimselere yapılan kazandırmalar, orantılı olarak tenkis edilecektir. Tenkis, miras bırakanın arzusunun başka türlü olduğu tasarruftan anlaşılmadıkça mirasçı atanması yoluyla veya diğer bir ölüme bağlı tasarrufla elde edilen kazandırmaların tamamında orantılı olarak yapılacaktır. Kendisine tenkise tabi bir kazandırma yapılmış olan kimse iyi niyetli ise, sadece mirasın geçmesi anında kazandırmadan elinde kalanı geri vermekle yükümlüdür; iyi niyetli değilse, iyi niyetli olmayan zilyedin geri verme borcuna ilişkin hükümlere göre sorumlu olacaktır. Tenkis, saklı pay tamamlanıncaya kadar, önce ölüme bağlı tasarruflardan; bu yetmezse en yeni tarihlisinden en eskisine doğru geriye gidilmek üzere sağlar arası kazandırmalardan yapılacaktır. Kamu tüzel kişileri ile kamuya yararlı dernek ve vakıflara yapılan ölüme bağlı tasarruflar ve sağlar arası kazandırmalar en son sırada tenkis edilecektir (TMK. Md.570). Ölüme bağlı kazandırmaların aksine, miras bırakanın yaptığı sağlar arası kazandırıcı hukuki işlemler kayıtsız, koşulsuz tenkise tabi tutulmamıştır. Burada işlemin tenkise tabi tutulabilmesi için ön koşul; saklı paya el atma, tasarruf edilebilirlik sınırının aşılmasıdır. Ancak bu da yeterli değildir. Sağlar arası kazandırmaların tenkise tabi tutulabilmesi için saklı paya el atma yanında 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 565 ve 567 nci maddelerinde açıklanan koşulların da gerçekleşmesi gerekmektedir. Tereke, ölen bir kimsenin mal, hak, alacak ve borçlarının tümünü ifade eder. Yani miras bırakanın ölüm tarihine göre bırakmış olduğu, maddi veya maddi olmayan, genellikle para ile ölçülmesi mümkün aktif ve pasif değerlerin karşılığıdır. Miras ise, terekeden daha geniş kapsamlıdır. Miras bırakanın hak ve borçları da mirasçılara ve terekeye intikal edecektir. O halde, tereke; miras bırakanın ölüm tarihine göre bırakmış olduğu tüm kıymetler ile mirasta denkleştirmeye konu iadeye tabi olarak yaptığı sağlar arası, mirasçıların terekeye geri vermekle birbirlerine karşı yükümlü oldukları kazandırmalar terekenin aktifini, miras bırakanın borçları, cenaze giderleri, terekenin mühürlenmesi ve yazımı giderleri, miras bırakan ile birlikte yaşayan ve onun tarafından bakılan kimselerin üç aylık geçim giderleri, muvazaalı (danışıklı) ödemelerde alınan karşılıklar, yine eğitim ve öğrenimini tamamlamamış olan veya sakatlıkları bulunan çocuklara yapılacak hakkaniyete uygun ödemeler vb. gibi terekenin pasifini oluşturur. Terekenin tasarruf edilebilir kısmı, net terekeden, yani terekenin aktifinden, pasifleri çıktıktan sonra kalan kısmından saklı payların toplamının çıkarılması sonucu geriye kalan değerlerdir. Miras bırakanın saklı paylı mirasçısı yok ise, miras bırakan net tereke üzerinde ve tamamında dilediği gibi tasarruf edebilecektir. (TMK. md. 505- 506). Net terekenin hesaplanmasında, terekeyi oluşturan tüm unsurların mirasın açıldığı tarihteki, başka bir anlatımla miras bırakanın ölümü tarihindeki rayiç değerlerinin, gerçek sürüm değerlerinin nazara alınması gerekir. Tenkis davasında ispat yükü TMK.nun 6. maddesine göre davacıya aittir. Tenkis davası saklı paylı mirasçılar tarafından açılacağından davacı, öncelikle saklı paylı mirasçı olduğunu, mirasa hak ehliyetini (mirasçılık belgesi, nüfus kayıtları veya bunların olmaması halinde tanık beyanlarıyla) miras bırakanın ölümünü, saklı payına el atıldığını kanıtlamak zorundadır. Saklı payı zedeleme kastı tanık dâhil her türlü delille kanıtlanabilecektir. Bu bağlamda, saklı payı zedeleme kastı yemin delili ile de kanıtlanabilecektir. (Ali İhsan Özuğur, tenkis, Mirasta Denkleştirme ve Muvazaa Davaları, s.5-142) Somut olay bu ilkeler çerçevesinde incelendiğinde; davacıların murisi N… A…’ındava konusu 9 adet taşınmazını 02.12.1987 tarihinde bağışlamak suretiyle, davalıya devir ettiği, davalı vekilinin 12.05.2006 tarihli delil listesi ekinde sunduğu dosyadan, murisin davalı Kurum’a verdiği -Yargıtay bozma ilamında da işaret edilen- 24.9.1998 tarihli dilekçede, davacı kızı G… T…’ne daire, damadına taksi aldığını beyan ettiği; 11.06.1999 tarihli vasiyetnamede ise, İş Bankası Bandırma Şubesinde bulunan vadeli, vadesiz hesaplarındaki ve USD hesabındaki paraları davalı Kurum’a bağışladığını söylediği, ancak bu hususlarda mahkemece hiçbir araştırma yapılmadığı gibi, bu savunmalara ilişkin olarak delillerin sunulmasına yönelik olarak taraf vekillerine ayrıca ve açıkça süre verilmediği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Kural olarak; saklı paya el atıldığından, zedelendiğinden söz edilebilmesi için; kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümü ile bilinmesi gerekmektedir. Dosyaya delil olarak yansıyan hususlarda taraflara delillerini sunmaları için ayrıca ve açıkça süre verilmesi, sonucuna göre terekenin tasarruf edilebilen kısmının belirlenerek, saklı paya tecavüzün bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekmekte ise de; somut olayda, mahkemece, düzenlenen “Tenkis Hesap Tutanağı”nın taraf vekillerine tebliği üzerine, taraf vekillerince, tutanağın içeriğine ve hesaplama yöntemine ilişkin herhangi bir itirazda bulunulmadığı gibi, 03.04.2007 tarihli duruşmada, taraf vekillerince, dava konusu taşınmazlar dışında murise ait her hangi bir taşınmaz ve mal varlığı bulunmadığı, terekenin pasifi olarak bildirilecek değerler de olmadığı beyan edilmiştir. Hal böyle olunca, artık mahkemece terekenin aktif ve pasifinin belirlenmesi yönünde yeni araştırmalar yapılmasına ve bozma ilamında geçen delillerin araştırılmasına gerek bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle direnme kararı usul ve yasaya uygun olup, onanması gerekir. S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, davalı Kurum harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 07.07.2010 gününde, oybirliği ile karar verildi.”
Sonraki yazı
Yenişehir Avukat
Önceki yazı
Uydukent Avukat