Öncelikle çeki tanımlamak gerekirse; çek, Türk Ticaret Kanunu’nda tanımlanan kambiyo senetlerinden bir tanesidir. Kanuni şekil şartlarına tabi olarak bankaya hitaben yazılabilen özel bir havale senedidir. Emre yazılı senetlerden olan çek ciro ile birlikte zilyetliğin geçirilmesi ile devredilir. Aynı zamanda çek bir ödeme aracı olup, kredi işlevi de bulunmamaktadır. Çek görüldüğünde ödenmektedir. Başka bir anlatımla bankaya ibrazında ödenmesi gereken senettir.
ÇEKİN ZAYİ OLMASI
Çekin zayi olması, çekin kullanılamaz hale gelmesi veya çek sahibinin elinden rızası dışında çıkması durumlarıdır. Çekin zayi olmasını kısaca; çekin meşru hamilinin rızası dışında elinden çıkması, çekin kaybolması, çekin yanması, çekin yırtılması, yok olması gibi muhataba ibraz edilemeyecek derecede çekin esaslı unsurlarında tahrifat meydana gelmesi olarak karşımıza çıkmaktadır.
YETKİLİ MAHKEME HANGİSİDİR ?
Çek zayi nedeni ile iptal davalarında çekin keşide yeri veya yetkili hamilin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemeleri yetkildir.
GÖREVLİ MAHKEME HANGİSİDİR ?
Görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemeleridir. Ancak bulunan yargı sınırları içinde Asliye Ticaret Mahkemesi mevcut değil ise Asliye Hukuk Mahkemesi görevli mahkemedir.
ÇEK ZAYİ HALİNDE BAŞVURULACAK HUKUKİ YOLLAR
Çekin iptal işlemleri için izlenmesi gereken yol TTK m. 757’de belirtilmiştir. Madde metnine göre;“(1)İradesi dışında poliçe elinden çıkan kişi, ödeme veya hamilin yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesinden, muhatabın poliçeyi ödemekten menedilmesini isteyebilir.(2)Mahkeme, ödemeyi meneden kararında muhataba, vadenin gelmesi üzerine poliçe bedelini tevdi etmeye izin verir ve tevdi yerini gösterir”
Ödeme yasağı talep edebilecek kişiler her ne kadar TTK M.757 de açıkça düzenlenmese de “iradesi dışında poliçe elinden çıkan kişi” denilerek aslında çek zilyedinden bahsetmektedir. Ancak tek kriter bu değildir. Ödeme yasağı talep edecek kişi, aynı zamanda irade dışı elinden çıktığı anda çek üzerinde meşru hakkının bulunduğunu da ispat etmelidir.
İlgili yasa metninden hareketle, senedin iradesi dışında elinden çıktığını ileri süren kişi ilk olarak muhataba/borçluya yönelik ödeme yasağı kararı verilmesine ilişkin ihtiyati tedbir talebinde bulunmalıdır. Ardından eğer senedi eline geçiren kimse biliniyorsa mahkeme senedi elinde bulundurana karşı senedin iadesi davası açması için talep sahibine süre verir. Talepte bulunanın buna uygun davranması üzerine uyuşmazlık istirdat (iade) davasında çözüme kavuşturulur. Ancak talepte bulunan kendisine tanınan süre içinde istirdat davasını açmazsa mahkeme ödeme yasağını kaldırır
Genelde uygulamada çek, kargo ile gönderim sırasında yahut çalışana teslim edilmesi sırasında kaybolmaktadır. Çekin kimde olduğu bilinmiyor ise mahkeme önce TTK m. 760-762’de düzenlendiği şekle uygun olarak ilanlar yapıp senedi elinde bulunduranı senedi getirmeye davet edecektir. Yapılan bu ilanlarda senedin getirilmemesi durumunda iptal edileceğine ilişkin uyarı yapılacaktır. Senedi elinde bulunduran ilanlardan haberdar olursa ve senedi mahkemeye sunarsa bu durumda mahkeme talep sahibine istirdat davası açması için yine süre tanıyacaktır.
Verilen süre içinde talep sahibi dava açmaz ise mahkeme, senedi mahkemeye sunana geri verir ve muhatap hakkındaki ödeme yasağını kaldırır. İlanlar ardından senedin mahkemeye sunulmaması durumunda ise mahkemece senedin iptaline karar verilir (TTK m. 764/1).
ÇEK ZAYİ NEDENİ İLE İPTAL DAVASI KİME KARŞI AÇILIR ?
Çekin zayi olduğundan bahisle açılacak çekin iptaline yönelik dava hasımsız olarak açılmaktadır. Çeki elinde bulunduran kişinin bilinmemesi nedeni ile bu tür davalar hasım gösterilmeden açılmaktadır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi. 25.10.2017 T. E: 2016/3781, K:5696 sayılı ilamında;
‘Hasımsız olarak açılan davalarda, üçüncü kişilerin davaya müdahaleleri halinde davanın çekişmeli duruma gelmesi mümkün ve gerekliyse de çek iptali davalarında, hasımsız şekilde açılan davaya çek hamili üçüncü kişilerin asli ya da fer’i müdahale imkanının mevcut olmadığı-Dava, zayi nedeniyle çek iptali istemine ilişkin olup, bu davalar, özelliği itibari ile hasımsız açılan davalardandır. Yapılan yargılama sırasında çek hamilinin ortaya çıkması durumunda, çek iptali davasını açan davacıya, mevcut çek hamiline karşı çek istirdadı davası açması konusunda süre verilmeli, istirdat davasının açılması halinde, çek iptali davasının konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığı, istirdat davası açılmaması halinde ise çek iptali davasının reddi yönünde hüküm kurulmalıdır. Nitekim TTK sistematiği ve Dairemiz yerleşik uygulaması da bu yöndedir. İlke temelinde; hasımsız olarak açılan davalarda, üçüncü kişilerin davaya müdahaleleri halinde davanın çekişmeli duruma gelmesi mümkün ve gerekliyse de; çek iptali davalarında yukarıda açıklanan bu prosedür gereğince, hasımsız şekilde açılan davaya çek hamili üçüncü kişilerin asli ya da fer’i müdahale imkanı mevcut olmayıp, ancak anılan usul gereğince hareket etme olanağı bulunmaktadır.’
ÇEKİN İPTALİNE İLİŞKİN İLAN NASIL YAPILIR ?
Yasa koyucu ilanın nasıl yapılacağına ilişkinde düzenleme yapmıştır. TTK 760. Madde gereğince “Mahkeme, dilekçe sahibinin, poliçe elinde iken zıyaa uğradığına dair verdiği açıklamaları inandırıcı bulursa, verilecek ilanla, poliçeyi eline geçireni, poliçeyi belirli bir süre içinde getirmeye davet ve aksi takdirde poliçenin iptaline karar vereceğini ihtar eder.” ilan yoluyla ulaşılmak istenen sonuç çeki elinde bulunduranın ortaya çıkmasını sağlamaktır.
Yine ilanın ne şekilde yapılacağına ilişkin TTK 762. Madde de “Poliçenin getirilmesine ilişkin ilan, 35 inci maddede yazılı gazete ile üç defa yapılır. Özellik gösteren olaylarda, mahkeme, uygun göreceği daha başka ilan önlemlerine de başvurabilir.” Bu hüküm emredici niteliktedir. İlanın Ticaret Sicili Gazetesi ile 3 defa yapılması gerekmektedir.
EMSAL KARARLAR
Yargıtay 11. HD 2013/14159E., 2014/2328K., 11.02.2014,
“Davacı vekili, müvekkilinin lehdarından ciro yoluyla aldığı 4 adet çekin gömlek cebinde çamaşır makinasında yıkanması nedeniyle tamamen zayii olduğunu, çek bedellerinin haricen çek lehdarına ödenme ihtimali bulunduğunu ileri sürerek, çeklerin iptali ile aynı miktarda çeklerin müvekkiline verilmesine veya bedelinin ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, iddia ve dosya kapsamına göre, TTK’nın 757 ve devamı maddelerinde tanımlanan zayi hükümlerinin çekin tamamen yok olması halini değil, çekin hamilin rızası dışında elinden çıkması halini düzenlemesi nedeniyle davacının bu madde hükümlerine dayalı
olarak zayi nedeniyle çek iptali talep edemeyeceği gibi, talebinin niteliği itibariyle davanın hasımsız olarak açılamayacağı gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir”
Yargıtay 11. HD, E. 2016/18906, K. 2017/4369, 30.03.2017,
“Dava, zayi nedeniyle bono iptali istemine ilişkin olup, mahkemece, yazılı şekilde davacının meşru hamil olmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Ancak, dosya kapsamından, davacı bankanın iptali istenen bonoyu tahsil cirosu ile devraldığı ve vekil hamil sıfatına sahip olduğu anlaşılmaktadır. Tahsil cirosu, senedin bedelinin tahsili ile buna bağlı hakları koruyucu işlemleri yapmaya yönelik temsil yetkisinin kıymetli evraka özgü bir görünüş şekli olduğundan, vekil hamil konumundaki bankanın üçüncü şahıs elindeki senedin iadesini talebe veya zayi nedeniyle iptalini istemeye hakkı vardır. Bu durumda, mahkemece, davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu kabul edilerek, işin esasına girilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir’’
Yargıtay 11. HD, 2016/18906E., 2017/4369K., 30.03.2017.
“Dava, zayi nedeniyle kıymetli evrakın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece, iptali istenen senedin, davacı elinde iken, rızası dışında ziyaa uğradığı yönünde inandırıcı delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Zayi nedeniyle kıymetli evrakın iptalini isteyebilmek için gerekli olan şartlardan birisi de senette mündemiç olan hakkın varlığını sürdürmesidir. Somut olayda davacı tarafından, dava konusu senedin kaybedildiği ileri sürülmüş ve anılan senedin esas içeriği hakkında bilgi sunulmuştur. Esasen hasımsız olarak açılan ve kesin hüküm niteliği de taşımayacak olan bu türden davalarda, davacının mahkemeye olumlu bir kanaat verecek kadar delil sunulmasını yeterli saymak gereklidir. Aksinin kabulü ile davacının daha fazlasını ispata zorlanması, zayi nedeniyle kıymetli evrak iptali hükümlerinin uygulanmasını imkânsız hale getirecektir. Kaldı ki, dava sırasında yapılacak olan ilanlar sonucunda, hak sahipleri varsa ortaya çıkabilecek ve kendilerine karşı istirdat davası açılabilecek ya da hak sahipleri tarafından hasımlı olarak açılacak bir dava ile, çek iptali kararının iptali talep edilebilecektir. Dolayısıyla mahkemeyi tereddüte sevk eden hususlar, esasen anılan davalarda tartışılacaktır”.